MALATYA'DAİLK ELEKTRİK
H. 1341 (Miladi 1925), Malatya'nın elektriğe kavuşturulması için girişim yılıdır. O zamanki Malatya, 10-12 bin nüfuslu bir kasaba durumundadır. Evler gaz lambaları, idare denilen, konik biçimde, tenekeden yapılmış basit araçlarla aydınlatılmaktadır.
Şehrin bir bölümü, eski yerleşim mahallinden olan Adafı'da, bir bölümü Çarmuzu'da, bir bölümü de merkezde olmak üzere; bahçeler hatta bağlar arasında, oldukça geniş bir alana yayılmıştı. Şehir merkezindeki mahalle sayısı ise yalnızca dörttü: Mücelli, Sancaktar, Beşkonaklar, Halep Caddesi ile civarı... Arka arkaya gelen savaşlardan sonra bir parça soluklanan Malatya, yüzyılın bu çok önemli buluşundan yararlanmak istemiştir. Mahmut Nedim Zapçı öncülüğünde, "Malatya Teşebbüsatı Sanayi'i Türk Anonim Şirketi" adı ile 25 Mayıs 1341 (1925) tarihinde bir şirket kuruldu. Üye kaydından sonra toplanan paranın 50 bin lirası, sözleşme gereğince, yapımcı Alman firmasının hesabına yatırıldı.
Teknik elemanlar, hidroelektrik santralının Tecde'de kurulmasını kararlaştırmca, yaklaşık on dönümlük bir alan bu iş için ayrıldı. Yeşilyurt yolu üzerindeki bu yer, Tecde'deki sağlık ocağını geçtikten sonra, aynı doğrultuda, yaklaşık ikiyüz metre ilerideki ekilip biçilen alandır. O zamanlar toprak kanaldaki Derme Suyu aynı yerden geçiyordu. Önce buras» kazılarak çukurlaştırıldı. Bu çukur suyla doldurularak bir gölet haline gelmiş oldu. Buradaki su, göletin batı yönünde bulunan, yüksek yerden akıtılınca elektrik cereyanı üretimi başlatılmış oldu. Şehire ilk cereyan verildiğinde, bayram havası yaşandı. Etraf bayraklarla donatıldı, davul zurna eşliğinde oyunlar oynandı. Bu göle, halk "Elektrik Gölü", santrala da "Elektrik Fabrikası" demeye başladı. Damla su kalmadığı halde, günümüzde de buraya elektrik gölü denilmektedir.
İlk olarak Vali Konağı, Beşkonaklar ışıklandırıldı. Sonra sırasıyla Mücelli Semti, Halep Caddesi civarına çekilen tellerden, isteyenler evlerine elektrik aldılar. Tesisat bir çilingir olan Remzi usta tarafından döşenmiştir. Ama o günün şartlarına göre hayli masraflı olduğundan, çoğu ev bu nimetten yararlanamamıştır. Öyle ki, 1940'lardan sonra da gazyağı ile aydınlatılan çok, sayıda ev bulunduğu, o dönemi yaşayanlar tarafından bilinmektedir. Tüccardan Vahdettin İlter, 1940-1941 yıllarında Celal Derinkök ile birlikte, Abbasefendi civarındaki elektriksiz evlere vesikayla gazyağı dağıttıklarını söylemişlerdir. (O günlerde bir teneke gazyağı 18-20 liraydı. Ancak bu para ile 4 ton odun alınabilirdi. Savaş içinde olunduğundan gaz karnesi, ekmek karnesinden sonra gelen en önemli vesikaydı).
Hıdroelektrık santralın montaj ışını Nakler isimli bir Alman gerçekleştirdi. Kendisi kısa zamanda bu şehre alıştı ve birçok dostlar edindi. Üretim başlayınca, Malatya'da kalmak arzusu olumlu karşılandı. Ne var ki, kısa bir süre sonra onun intihar ettiği öğrenildi. Acı haber şehirde büyük bir üzüntü meydana getirdi. Büyük bir kalabalığın taşıdığı Nakler'in cenazesi", Hıristiyan mezarlığına gömüldü. Nakler'in intihar sebebi anlaşılamadıysa da, belediye ile arasında bir iş ihtilafından dolayı canına kıymış olabileceği söylentiler arasındadır.
Bizler, Malatya'nın elektiriğe kavuştuğu yıllarda birşeyler satmak için Yeşilyurt'tan gelirken, sabahın erken saatlerinde, Aşağıbağlar semtinde gördüğümüz sokak lambalarının etrafına yayılan ışıktan etkilenerek ayrı bir dünyaya gelmişçesine duygular taşırdık..
O günlerde kurulan şirketin bir hisse senedi vardı. Senedin üst kısmındaki yazı Türkçe, alt kısmındaki ise Fransızcadır. Her iki yazı aynı anlamdadır. Ahmet Vaizoğlu'nun arşivinden alınan senedin yazısı şöyledir: "Malatya Teşebbüsatı Sanayi'i Türk Anonim Şirketi 25 Mayıs 1341 tarihinde Heyeti vekilece tasdik edilmiştir. Sermayesi 400 bin TL'dır.
Şirket defatirinde Vaizzade Hacı Ahmet Beg namına muharrer bir müessis hisse senedi, numara: 118".