İSLİM DAMI
İran'dan gelenlerin öğrettikleri şekilde yapılan damlara burada "islim damı" denilmektedir. Dam ise ev anlamındadır. Büyük kayısı bahçelerinin bir köşesinde yer alan islim damları kerpiç ile yapılır. Duvarların içi, dışı ve damın üzeri çamur ile sıvanır. Duvarda bir soba deliği ile tahtadan bir kapı bulunur, içeride saç bir odun sobası vardır.
KÜKÜRT YAKILMASI
Dalından almana kayısılar, olduğu gibi, tek sıra halinde, ahşap sararlara dizilir. Sarat, kum eleklerine benzer. Etraftan ağaç çıtayla çevrilidir.
Üzeri kayısı ile doldurulan sararlar üstüste dizilir. İslim damında bulunan biri, üzerindeki kapta kükürt bulunan sobayı ateşler. Kap ısınınca kükürt tutuşur. İçerideki kişi hemen dışarı çıkar ve kapıyı kapatıp aralıkları saman karıştırılmış çamur ile sıvar. Böylece içeriye hava girmez. Kükürt binde bir oranında hesaplanarak konur. Yani bir ton kayısı için 1 kg kükürt kullanılır. Kükürt dumanın her yana eşit biçimde ulaşması lazımdır. Bu şekilde altı saat beklenir. Bu sürenin sonunda islim damının kapısı açılır, Yalnız kükürtün etkisinden korunmak için içeriye, en azından, bir saat kadar sonra girilmesi gerekmektedir.
Hüdai kayısılar islim damında bir kez, aşılı kayısılar ise iki kez aynı işleve tabi tutulurlar.
Daha sonra içeriden alınan kayısılar, yere serilmiş olan, temiz bezlerin üzerine şualar halinde dizilir.
PATİK YAPILMASI
Güneş altında 3 ya da dört gün kalan kayısıların "patik" yapılmasına geçirilir. Patik kayısının iki elin ayaları arasında bastırılan yassı bir duruma getirilmesidir ki, bu işi genellikle kadınlar ve kızlar yaparlar. Kadınlar yanlarında bulunan kaptaki suya parmaklarını bandırdıktan sonra önce kayısının çekirdeğini çıkarırlar ardından avuçlarının arasında tuttukları kayısıya istenilen şekli verip tekrar bezin üzerine bırakırlar. İyice kuruyan kayısılar buradan alınıp satışa sunulur. İçerisine kırılmış, daha sonra da kabuğundan ayrılmış kayısı çekirdeği konulan ve biraz lüks sayılan kum kayısılara "Bademli" denilir.
Kayısının hem gösterişli bir renk alması, hem de güveden korunması için, kapalı bir yerde, kükürt yakılarak, belli bir süre bekletilmesi işlevi "İslim" olarak adlandırılır. Böylece, kükürtlemniş kuru kayısılar yıllarca, bozulmadan, saklanabilir.
Pozitif Bilimde Ünlü İlk Malatya'lı: Asım O. BARUT
Teorik fizik dalında dünyadaki ilk ikinci ve üçüncü sırada yer alan Asım Barut 1926 yılında Malatya'da doğdu. Babasının adı Mustafa, anasının adı Müyesser'dir. Merhum Avukat Rıfat Barut'un kardeşi olan Asım'ın doğup büyüdüğü ev Malatya'da, Büyükmustafapaşa Mahallesi Barutçu Sokağı'ndaydı. Tahtalı Minare Camii'ne bitişik durumdaki Tahtalı Minare Hamamının karşı sırasında, amcası Talat Barut beye ait arsada yapılan Onur Sitesi'nin karşısındaki Urla Sitesi'nin bulunduğu geniş, bahçeli evin parsel numarası 216'dır.
Asım Barut ilk ve orta öğrenimini Malatya'da tamamlandı, İsviçre'de Zürih Üniversitesi'ni (ETH) bitirdi. Doktorasını aynı üniversitede yaptı. Amerika ve Avrupa'nın çeşitli üniversitelerinde çalıştıktan sonra 1962'de Amerika Birleşik Devletleri Kolorado Üniversitesi'nde Profesör payesine ulaştı. Ölümüne kadar da bu üniversitede, otuz yıl görev yaptı. Çeşitli Üniversite ve ileri araştırma merkezlerinde çalıştı. Bu sürekli çalışmaları arasında ülkemizde ve diğer ülkelerde çeşitli toplantılar ve yaz okulları düzenlenmesine ön ayak olmuş, böylece hem ülkemiz hem de dünya üniversitelerine pek çok değerli bilim adamının yetiştirilmesine katkıda bulunmuştur.
"Temel Parçaların Simetri" özelliklerinin açıklanması konusunda çok önemli kalkılan olan Asım Barut teorik fiziğin her alanında çalışmış, çalışmalarını üç ana başlık altında toplamıştır: 1- Kuramsal Fiziğin Temel Problemleri, 2- Matematiksel Fizik, 3- Temel Parçacıklar Fiziği. Onun fizik klasikleri arasında yer alan çok değerli beş kitabının isimleri ise şunlardır: Alanların ve Parçacıkların elektrodinamik ve Klasik Kuramı, (1964-1980), Saçılma Matrisi Kuramı (1907), Dinamik Gruplar (1967) Kompakt Olmayan Grupların Gösterimleri ve Uygulamaları (1907 ve 1980), Fizik ve Geometri (1989).
Bu çalışmalarıyla birçok ödül aldı. Dünyanın dört köşesinden öğrencileri bulunan Asım Bağıt, 1982 yılı Tübitak Bilim dalı Ödülü törenindeki konuşmasının sonunda şunları dile getirmiştir: "Milli Eğitim, milli savunmanın bir parçasıdır. Hayat ve hürriyeti her gün yeniden kazanmamız lazım. Daima çabalama, insan gelişmesini, bilhassa fikri gelişmeyi destekler. Beyin bir adele gibi ne kadar fazla çalışırsa o kadar fazla gelişir. Bilim adamı olmayan, ülke hür olamaz, bağımsız kalamaz. Harika insan beynini uykudan uyandıralım ki bizi ve bütün insanlığı şimdi tahayyül bile edemediğim yeni ufuklara götürsün." 6 Aralık 1994 tarihinde vefat eden, Cumhuriyet tarihimizin parlak bilim adamı olan Prof. Dr. Asım Barut bilim dünyasının büyük bir kaybıdır. Kendisi Malatya'da okul arkadaşımdı. Aynı semtte oturduğumuz için okul ile evlerimiz arasındaki hayli uzun yolu birlikte gidip gelişimiz çok olmuştur. Kendisi İnönü Üniversitesi'nin yeni kurulduğu yıllarda Malatya'ya gelerek bir konferans vermiştir. Fiziği, tarihi ve edebiyatı çok sevdiği bilinen Prof. Dr. Asım Barut en çok Lisemizde fizik öğretmeni olarak görev yapan Rauf Nasuhioğlu Necdet Sancar'ın, o yıllarda nişanlısı olan, Reşide Sancar Hanımdan etkilenmiş olabilir.